4 Temmuz 2013 Perşembe

Allah, yerin göğün Nur’udur!


Nur kaynağı; görünmez, ama dokunduğunu aydınlatır. Allah yerin, göğün nur’udur. Yani, her şey Allah’ın nuru ile görünür. Nur, Allah’ın insana duası, ilhamı veya vahyidir.
Allah insandan desteğini çekerse, insan mutsuz olur.

Nur eşyaya vurunca, gölge hâsıl olur. Eşyanın varlığı, gölgeyi yapar. Nur’un gölgesi olamaz!
Nur’un ışını, parlağı parlatır (daha parlak yapar), mat olanı da gölgeye düşürür (daha mat yapar)
Nuru (böyle) ayrı düşüren, eşyanın gölgesidir (eşyanın tabiatıdır).

Nur, sebebi yaratandır. Ne kadar sebep (olması gereken şey) varsa, hepsi de O’nun gölgesidir!
Allah sebepsizliği (yokluğu), her şeye (varlık olmasına) sebep kılmıştır. Sebebi yaratanla, sebep birbirinin aynasıdır. Müsebbip (içindeki öz) kaşını oynatmazsa, aynada kaş oynamaz!

Esas olan; Kulluğu bilmek ve kullukta kalmaktır!

Beden, ruhu maddi âlemde taşıyan hizmetkârdır. Ruh da bedeni yani (atı); helal, temiz arpa ile beslerse, o da ona daha iyi hizmet eder. Bu Âdem’deki harici suret, aynanın gösterdiği surettir.
Dâhili suret (içindeki) dilini çıkartmazsa, harici suret hareket edemez, yani dilini çıkartamaz!

Bunu bilmemek haddini bilmemektir, cahiliyettir. İdraki ibadet, yani idrak-i kulluk; insana cevheri itibari ile zaten verilmiştir. Allah’a kulluk etmek, (Allah’tan gelip Allah’a döneceğini bilmek, bulunduğun yerde yapman gerekeni yapmak, şikâyet etmemek) kulluktur.
Ölçü, kulluğu bilmek ve kullukta kalmaktır, Ölçüyü kaçırmamak lazımdır. Allah korusun, ilâhlaşmamaktır. Asıl şirk de buradadır. Hatada ısrar etmek, iblisidir.
Allah’ın avf-u mağfireti şüphesizdir.
Allah’la pazarlık olmaz!

Veciz sözler

Sana verilen hayatı nimet bilirsen, sen kanaatkârsın demektir. Kanaat etmeyen, mutlu değildir, mutlu olamaz.  Kıskanç, haset adam da mutlu olamaz.

Hidayete en yakın olanın; ondan bigâne ve sapkın olması halinde, Allah’ın en büyük gazabına uğrar. (Allahın gazabı olamaz, ona kahren lütfudur).
Diğer taraftan bilmek  (hidayete ermek) de ızdırab verir.
(‘Izdırabın sonu yok sanma, bu âlem de geçer’).
Yalnız, insan soyut düşünür. Akıl da yalnız organizma değildir.

Derdi ile uğraşana, dert perver olana, al sana dert denir!
Mutluluk yolu dediğin yol, dertli, dikenli bir yoldur. (Kim tuzum kuru diyorsa, avunuyordur).

İlimin kaynağı âlim olan Allah’tır. Taklitçi atıl akıldır. Aktif akıl, tahkik eder.

Beni çağırın geleyim! Dua davettir. Dua, kesrette vahdet çağrısıdır.

Suretine düşkün bir varlık, başka bir varlığın suretine düşer. Onu severse, hicran ve hüsran olur.

Gece kötü değildir. Geceyi kötü görmek, sendendir. Gecede de Allah vardır.
Korkmak, bir bakıma seni tedbir almaya götürür. (Tedbirini berk eyle, takdir Allah’ındır).

Her ayrılış; bir kavuşmanın, her kavuşma bir ayrılığın habercisi olabilir. Allah’ sız yaşanmaz, yani cansız yaşanmaz.

Torpili, şefaat haline getirmek istiyorsun. Mürşit bana torpil geç, torpil yap, beni kolla, ben onun için sana geldim.

Çok sevindiğim, hiçbir zaman olmadı. Benim oldu diyen yanılır!

Benim itibarım Allah’a şükür onun yaşattığı insanadır, eşyaya, dağa, taşa değil.

Zeynep, Hz Muhammed’e âşıktı. Kimse ile evlenmek istemiyordu. Hz Muhammed onu evlatlığı Zeyd ile evlendirdi. Ama Zeynep mutlu olmadı. Hz Muhammed onu Zeyd’ten boşadı, kendisi aldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder