23 Mayıs 2013 Perşembe

İnsandaki Ruh Allah’ın sıfatlarını taşır!


Şeytan; insanın öteki yüzüdür, diğer tarafta Allah’ın Rahman Rahim olan yüzüdür. Allah’ın yarattığı her şeyin, bir manası vardır. Bu dünya âleminin bir manası da ahrettir.
İnsan, bu âlemin hem konusu hem de yazanıdır. Olanca büyüklüğüne rağmen küçük, yani hem yüce, hem de cücedir. Çok akıllı olduğu halde acizdir. Üstün donanımına rağmen yetersiz, çokluğuna rağmen yalnız, hırsına ve yaşama gayretine rağmen ölümlüdür.
Eşrefi mahlûkat mı? Evet. Yeryüzü ölçeğinde evet… Çünkü henüz evreni keşfedemedi. Belki de evrende daha ne varlıklar vardır. İnsan benzerlerinin, hatta daha yüce varlıkların olması mümkündür.

Acaba insan bu mahlûkat ağacının yegâne soylu, meyvesi mi? Kim bilir? Onu şüphesiz Allah bilir. Ama insan, ahsen-i takvim üzere en güzel surette yaratıldı. İnsan için gece ve gündüz, ay ve güneş yaratıldı. Âdem yaşasın diye yaratıldı bu dünya, o hayat bulsun diye oldu güneş. Aynı zamanda çok keramet var insanda, çünkü insana Allah ikramda bulunmuştur.

İnsan yüce varlıktır ama insanın; alçaldığı zaman şeytana besmele çektirtecek, vahşileştiği zaman en vahşi hayvanlara rahmet okutacak kadar çamur tarafı da vardır. Yani esfele safilin tarafı…

İnsandaki ruh, öncesi mazisinden ve bitimsiz istikbalindendir. (İnsandaki ruh, başlangıcı ve sonu olmayandandır) Ama bu âlemin icabı olan bedendeki ruh, üfleyeni özleyen, dünyayı gurbet, ukbayı sıla bilendir. Bu dünya bedenindeki ruh, Allah’ın el Basir sıfatından basiret, el Mürid sıfatından irade, el Âlim sıfatından ilim, el Habir sıfatından haber, el Vedut sıfatından sevgi, el Hay esmasından hayat taşır.

Esfel-i safilin tarafı yani nefis, balçıkla temsil edilir. Nur ile karanlık, hayal ile hakikat, zillet ile fazilet, sakinlikle cevvaliyet, varlık ile yokluk, doğum ile ölüm birdir; Bunlar bu âlemin çalkantısı, dinamizmi ve var oluş iddiasıdır. Hayır ve şer, şundan bundan, maldan mülkten değil, bizim bakışımızdandır. Akla ters düşmesi, insanın yanılgısıdır.
(manayı akılla kavrayamamak insanı yanıltıyor)

Göğüslerimizde sakladığımız açığa çıkmadıkça, bizi bize saklıyoruz demektir. Ama Habir olan Allah, açık ve saklı olanları bilir. 

Allah sürekli yaratan (Hallak) O, her an yaratmadadır. Yani her anda bin şe’endedir. Onun her an yaratması aslında yerinde saymadığı, yaradılışın bir süreç olduğu ve canlı cansız her bir varlığın bu sürece tabi olduğudur. “Kâinatın efendisinin âdeme, kâinatı senin yüzün suyu hürmetine yarattım” diye ifade edilmesi; Allah’a karşı çok yanlış bir iftiradır!

Hayat, Allah’ın Hayy ve Kayyum isminin tecellisidir. Doğa ve eşya ilahi kanuna tabidir. Doğa, Allah’ın yazılı kitaplarından biridir ve Âdem’e sunulmuştur. O’nun kevn-i mekân ayetleri doğa ve eşyanın hikmetini arz eder. Akl-ı selim bilir ki, Allah hiçbir şeyi boşuna yaratmamıştır. Bunu akıl eden kalbin ameli, tefekkürdür. Tefekkür, insanla madde arasındaki perdeyi kaldıran bir fetihtir yani keşiftir. Var olan her şeyin bir anlamı vardır.  Allah anlamsız bir şey yaratmaz.

İnsan ve doğa olmadan, Allah’tan söz edilebilinir mi?
Yaratan Allah ve onu seyreden insan, Halik ve mahlûkunun en üst düzeyidir. Bunu ehli hikmet anlar, bu Sırr-ı Billâh’tır.

Allah’ın varlığı Rahman, Hilkate lütfü Rahim olan esmasıdır. Allah’ın tecellisi zamana bağlı değildir, zuhuridir. Aniden tecelli eder.

Müheymin yani hükm-ü billâh, koruyucu hüküm Allah’a mahsustur.
Rahatsızlığı lüzumunda veren de,  icabında onu gideren de Allah’tır. 
Allah Şafidir. Yegâne şifa veren O’ dur.
Bu sebepler dünyasında, müsebbip O’ dur.

Veciz sözler

Kötülüğü unutmamak, kin duymak, intikam almağa çalışmak, kötülüğün devam etmesine sebep olur. Bağışlamak lazımdır ama unutmak değil, çünkü kötülüğü unutmak, benzer kötülüklere tekrar maruz kalma ihtimalini doğurur.

Her şeyde olduğu gibi vicdan da külli vicdandan gelir. Yüksek hasletlerin aşağı hasletlere tesiri ile olur. Talep ve hazlı istek öncüdür.

Elini başkalarına açan, ölünceye kadar eli hep açık ve başkalarına muhtaç yaşar.

Soru, öğrenmek içindir. Sorun etmek için değildir.

Nefsinin arzusuna göre iş yapma ki, sırtına pişmanlık yükü yüklenmesin. Gönlüne göre de her şeye müdahale etme ki, arada kalmayasın. Her şeyi sabırla karşıla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder